Gazze ile Dirilmek

Geçen hafta 26-29 Nisan tarihleri arasında bir dizi program için Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da idim. Güzel çalışmaları ile göz dolduran Misak Vakfı’nın misafiri olduk… Daha da güzeli Valby Camisinin açılış programına katılmak nasip oldu… Uzak diyarlarda böylesi anlamlı ortamlara tanıklık etmek farklı bir duygu ve huzura vesile oluyordu..

Avrupa şartlarında camii merkezli İslami faaliyetlerin ne kadar ciddi bir önem arz ettiğine birebir şahit olmak gerçekten farklı anlamlar içeriyor… Cami açılış programında verdiğimiz konferansta üzerinde durduğum konu dünyanın gündemine yaklaşık yedi aydır oturmuş olan Gazze idi…

“Gazze ile dirilmek”

Cami açılışına ilgi oldukça güzeldi… Farklı ülkelerden yoğun bir ilgi vardı… Sunumunuz slayt üzerinden anında Danca’ya tercüme ediliyordu…

Açılış programımızın gerçekleştiği gün Kopenhag’da aynı gün Gazze’ye destek yürüyüşüne onbinlerce Danimarkalı iştirak ediyordu… Her dinden, dilden, ülkeden, kurumdan, ideolojiden insan ‘’Filistin’e Özgürlük’’ diye haykırıyordu…

Kopenhag’ın nüfusu 800 bin, Danimarka’nın toplam nüfusu ise sadece 6 milyon… Ancak Gazze için onbinler meydanda…

Bu toplumsal sosyolojiyi, kitlesel psikolojiyi nasıl okumamız gerekiyor?

Anlaşılan o ki Gazze ezberleri bozuluyor… Algıları alt-üst ediliyor… İslamofobi çöküyor… Yeryüzüde insan ile İslam arasındaki bariyerler tek tek yıkılıyor…

Gazze’nin bereketi mi desem, şehidlerin kerameti mi desem, ne desem bilemiyorum…

Gazze rüzgârı ile maskeler düştü, makyajlar silindi, gerçekler gün yüzüne çıktı, ön yargılar, hakikate yönelik linç kampanyaları, tüm kumpas ve tuzaklar deşifre olmaya başladı… 8 milyar insanın gündemine İslam, Kur’an, Filistin girdi… Gazze Furkan oldu… Ayna oldu… Bulanıklar, belirsizlikler Gazze ile birlikte netleşmeye başladı…

Türkiye’de bu süreçte Batı’da binlerce insanın İslam’a olan ilgisinden haberdar olurduk… Şimdi birebir tanıklık ediyorum…

Ben ‘Gazze ile dirilmek’ konferansı için gelmiştim, şu an karşımda Gazze ile dirilmeye başlayan yeni bir dünya ile yüzleşiyorum… Yüreğim kıpır kıpır… İslam dünyasında özlemini çektiğimiz ilgi ve çoşkuyu buralarda yaşıyorum…

Gazze’nin masum evlatlarının inanç, bilinç ve direnci milyonlarca yüreği titremiş, vicdanı ayaklandırmış, birçoğunun hidayetine vesile olmuştu…

Gazze öğretisini Batı’da okumak gerekiyor… Gazze ruhunun etkisini öteki dünyalarda gözlemlemenin daha doğru olacağını fark ediyorum…

Konferansta, Gazze ile dirilmeyi dillendiren ben, beni dinleyenler arasında Gazze ile dirilen, yeni hidayet bulan dinleyicilerin olduğunu ben nereden bilebilirdim?

Konferans sonrası İslam’la Gazze direniş sürecinde şereflenen Mike, Andreas, Jonathan ve Velid ile tanışıyorum…

Ne güzel bir tevafuk…

Dirilmeyi anlatmak için gelen ben, Gazze ile dirilen pırıl pırıl yürekleri dinliyorum… Şehidlerin diriltici gücünü yerinde görmek ne muhteşem bir güzellik…

Mike hidayet öyküsünü anlatıyor:

Gazze direniş sürecinden 4 ay önce Müslüman olduğunu söylüyor… Gazze’de yaşanan soykırım ve zulüm onu derinden sarsmış… Gazze halkının imanı, sabrı ve şükrü ilgisini İslam’a çekmiş… İslam’ı inceledikçe İslam’ın insana kazandırdığı derinliği, anlamı ve yaşamın amacını görmüş ve İslam’da karar kılmış… İslam’la değişen hayatı ailesininde dikkatini çekmiş ve onlarda şimdi İslam’a ilgi duyuyorlar…

14 yıl önce Müslüman olan ablasını protesto için onunla hiç konuşmayan Mike, şimdi ablası ile birlikte aynı safı paylaşıyor, aynı secdede buluşuyor…

Ablası Mike için şunu söylüyor:

‘Sen benim 14 yıllık duamsın…’

Jonathan’ı dinliyorum:

Onu da Gazze’de yaşananlar çok ciddi etkilyor… Ateist kimliğine rağmen Gazze onu bir anlam ve vicdan arayışına çekiyor…

Gazze’nin manevi dinamiklerini araştırmaya başlıyor… Bu süreçte İslam ile ilgili konularda kendisini aydınlatacak adresler arıyor… Ta ilkokul ve lise yıllarında sınıf arkadaşı olan Filistin asıllı Walid’e ulaşıyor… Ancak ulaştığı okul arkadaşının İslam’la pek ilgisi ve bilgisi kalmamış… Walid biraz da inancını yaşamamanın verdiği mahcubiyetle Jonathan’ın sorularına cevap verebilmek için geceleri İslami konuları araştırıyor, gündüzleri eski okul arkadaşı Jonathan’ın sorularını cevaplıyor… Süreç içerisinde Jonathan Müslüman oluyor ve onun soruları sayesinde Walid’de İslami bir yaşama dönüyor… Şimdi her iki dost Misak Vakfı saflarında yerlerini almış durumdalar…

Nereden Nereye! Rabbim dilerse neler oluyor?