Mevdudi’nin En Büyük Destekçisi
Mevdudi, yaşadığı döneme ve topraklarına ışık tutmakla kalmamış, âlim ve arif bir önder olarak temayüz etmiştir. “Gölgesi geniş ve meyvesi bol bir ağaç” olarak, dünyanın tüm mazlum Müslümanlarına ve çağlara yetecek kadar mücadele azmi aşılamıştır. Bu mücadelesinde onu böylesine zinde ve güçlü kılan, imanı ve azminin yanında eşi muhtereme Mahmude hanımefendidir. Kızı Hamira hanımdan aldığımız bilgilere göre gıptaya değer bir eş ve dava destekçisidir O.
Çok zengin bir ailenin kızıdır Mahmude hanımefendi. 12 yaşlarında gördüğü rüya onu özel birisi ile evlenmeye hazırlamıştır. Birçok farklı teklif almalarına rağmen kabul etmezler. Sonunda Mevdudi eş olarak seçilir. Hayat planını gözünün önüne alan ve buna bağlı olarak muhtemel sıkıntılarından bahseden Mevdudi’ye, Mahmude hanımın babasının verdiği cevap özeldir: “İster fildişi kulelerde, ister içi boş çadırlarda ol. Kızımız sana yoldaş olacaktır ve hayatın zorluklarını seninle birlikte omuzlayacak ve hafifletecektir.”
1937 yılında evlilik çatısıyla bir araya gelen bu özel ikiliden Mahmude Hanım, yaşamı boyunca örnek bir davetçi ve davetçi eşidir. Eşi ve büyük mücadele insanı Mevdudi için hep özel bir destekçidir. Hayatında sadece bir kez O’na itiraz eder ve uzun süre bundan dolayı pişmanlık duyar. Pişmanlık duyduğu olay şudur: Bölgenin bazı saygın uleması Daru’l İslam’a gelecek ve orada misafir olacaktır. Üstad Mevdudi, yemeklerde çok sade olunmasını ister eşinden. Ancak âlimlerin hürmete layık olduğunu düşünen eşi, buna karşı çıkar ve en güzeli ile hizmet eder. Çeyizlik tabaklar çıkarılır ve ikramlarda bulunulur. Ancak bir iki gün sonra dedikodu kazanı kaynar, “Mevdudi’nin evinde lüks ve şatafat vardır, özel hizmetçiler, ulaklar Avrupai yaşam vardır…”
Gözyaşları mücadeleye su verir
Derler ki “Erkekler kanları ile savaşın acılarını çekerler günlerce ve kadınlara da bu acıları gözyaşlarıyla büyütmek düşer.” 1947 yılında gerçekleşen olaylar ve katliamların hikâyelerini dinler ve gözyaşları içinde olanlara çözüm bulmaya çalışırdı. Sadece Mevdudi değil, tüm ev halkı “gölgesi geniş, meyvesi bol bir ağaç” gibiydi. Uzak- yakın, kadın – erkek, büyük – küçük herkesin gelip sığındığı bir yerdi onların evi. Dokuz çocuğu için bir anne, davet eri ve mücadeleci bir koca için iyi bir destekçi, eve gelenler için bir sığınaktı. Sabah saat on bir olunca büyük odaya hasırlar serilir, kadınlar toplanır tesbih namazı kılınırdı. Cuma günleri ev tıklım tıklım dolar, sonra onlara Cuma namazını kıldırırdı. Dualar edilir, Kur’an ve hadis dersleri yapılırdı ardından. Bayram günleri de burası ayrı bir şenlik yeriydi. İbadet ve kulluk sevincinin kucak kucağa yaşandığı yerdi. Bunun imamı ve önderidir Mahmude Hanım.
Zor günlerde dik durmak
Kocasının tutuklanmasından sonra daha da zorlaşır hayatı. Evin tüm işleri onun omuzlarına binmiştir. “Ya Hayyu Ya kayyum, rahmetinle yardım diliyorum” duası düşmezdi dilinden. Nefes darlığından rahatsızlanıp yatağa düşünce, çocukları için endişeye kapılır, ama dağ gibi bir kayınvalide yetişir teselliye; “Korkma bir şey olmayacak, sabret, tevekkül et, üzülme!” der. Zira gerçekten bir sabır abidesidir O. Sabretmeyi sadece tavsiye etmemiş, bizzat yaşamıştır. Ömrü boyunca hiç doktora gitmemiş, hiç ilaç kullanmamış ve hastalığında sadece “Ya rabbi sen benim doktorumsun. Beni başkalarına muhtaç etme!” diye dua eden ve bununla tedavi olan bir annedir. Ama bu öylesine içten bir duadır ki, gerçekten doktor ve hastane görmeden hayatını tamamlar.
Hz. Hacer gibi teslimiyet
1948 yılında eşi ilk kez tutuklanır. Arkasına bakmadan polisler eşliğinde çıkar. Çocukları bunun sebebini merak ederler ve garipserler. Ama bu güçlü çınarın yorumu gerçekten şaheserdir: “Bu Hz. İbrahim (AS) sünnetidir. O, eşi Hz. Hacer ve İsmail’i bırakınca arkasına dönüp bakmadan çıkıp gitti.” Bakmayanın yüreği nasıl dayanmış bilinmez ama bunu dert etmeden çocuklarına sabrı en güzeli ile aşılayabilmek, “er kişilere” mahsus olmalı.
Sabır ve namazla yardım nasıl istenir?
1953 yılında gene tutuklanan ve idam kararı verilen eşi için sabaha kadar yüz rekât hacet namazı kılan, günlerini ibadetle geçiren kaya gibi bir eş vardır evinde ve çocuklarının başında. Büyük bir hüzünle onları teselliye gelenler, kendileri teselliyi bulur ve geri dönerler. Nihayet idam kararının kaldırıldığı ve hapis cezası uygulanacağı müjdesi gelmiştir. Daha sonra sağlık sorunları nedeniyle tahliye olur ve evine döner. Bu bayram gecesini büyük bir yorgunlukla geçiren çocuklar sabah namaza uyanamamıştır. Oysa anne, sabaha kadar şükür namazı kılar ve çocuklarını şöyle uyarır: “Dün babanızın idam kararı için bolca namaz kılar, dua ederdiniz. Şimdi idam kararı kaldırıldı. Daha çok namaz kılıp ibadet etmek yakışmaz mı? Siz farz namaza bile uyanamayacaksınız. ”
Ramazan bayramında, “Ramazan münasebetiyle fıtır sadakası veriyoruz. Bunun için yeni elbise alamayız çocuklar” derdi. Kurban bayramı geldi mi, cevap hazırdı: “Bu bayram kurban alacağız, eski ve temiz elbiseye devam.” Mütevazı bir hayat ve teslimiyetle süslü bir ömür sadece baba Mevdudi’nin değil, annenin de hayat düsturuydu. Ama sadece kendileri için değil elbette.
Vefatında da dağ gibi
22 Eylül 1979’da Amerika’da dünyadan göçtü Mevdudi. Vefat haberini getiren oğlu karşısında Mahmude hanımın metanet ve sabrı gene en güzel örnekti. Cenazenin havaalanına getirileceği haberini duyan Müslümanlar oraya gelmişlerdi. Ama kimse Mahmude Hanım’ı tanıyamadı. Çünkü üzüntüsünden ağlayıp- sızlanan birisini aramışlardı. Öğrendiklerinde ortak tepki şu oldu: ‘Sabır bu olmalı.’ Üstadın ailesinin verdiği son derslerden birisi de bu olmuştu.
Omuzlarında sadece kendi aile ve eşinin yükünü değil de ümmetin davet ve irşad yükünü taşımaya hazırlanan “Dava Erleri” önce kendi evlerini buna uygun olarak düzenlemelidir. Tefhîmu’l Kur’an gibi büyük bir eseri ve daha onlarcasını ümmete hediye eden büyük mütefekkir ve dava adamı Mevdudi, sadece kendisi mücadele vermemiştir. Tüm aile bireyleri bu mücadelede yerini almıştır. Annesi, eşi, çocukları… Bu büyük çınara duyduğumuz minnet ve şükrandan elbette onu destekleyen, sürekli güç veren ailesi de nasibini alacaktır. Rabbim cümlesinden razı olsun.
Haşim Akın
Kaynak: https://www.dunyabizim.com/portre/mevdudi-nin-en-buyuk-destekcisi-esi-idi-h18060.html