Anlam ve Değer Dergisi: Hakikate Açılan Kapı, Ruha Şifa Bir Pınar
Gürültünün bilgiyi, hızın hikmeti boğduğu; suretin manayı, kalabalıkların yalnızlığı gölgelediği bir çağın tam kalbinden sizlere sesleniyoruz. İnsanın, modern hayatın baş döndüren temposu içinde kendi özüne, fıtratındaki o ilahi sese yabancılaştığı; kim olduğunu, niçin var olduğunu ve nereye gittiğini unuttuğu bir zaman dilimindeyiz. İşte bu sisli vadide bir ışık yakmak, bu sağır edici gürültüde bir hakikat fısıltısı olabilmek umuduyla yola çıkıyoruz.
İnsan ve Değer Hareketi olarak, bizleri varlıkların en şereflisi kılan Rabbimizin sonsuz lütfu ve inayetiyle, omuzlarımızda hissettiğimiz bu kutlu sorumluluğun bir gereği olarak, müstesna bir adıma imza atmanın derin heyecanını ve manevi hazzını yaşıyoruz. Fikri ve ruhi davetimizi, dijital dünyanın anlık ve geçici akışından kurtarıp, mürekkebin kalıcılığına ve kâğıdın sükûnetine emanet ederek, “Anlam ve Değer Dergisi“nin ilk sayısıyla huzurlarınızdayız.
Bu dergi, raflarda duracak bir nesne olmanın çok ötesinde; kalbinizin pusulasını yeniden hakikate ayarlayacak bir mihenk taşı, ruhların sükûnet bulacağı bir tefekkür limanı ve zihinlerin en çetrefilli sorularına Kur’an ve Sünnet optiğinden cevaplar arayan bir ilim meclisi olmayı gaye edinmektedir.
Bu dergi, sadece matbu bir eser olmanın ötesinde, Kelam-ı Kadim’in nurundan ilham alan inancımızın berraklığını, Resul-i Ekrem’in (sav) sünnetinden beslenen maneviyatımızın derinliğini ve evrensel İslami ahlakın güzelliklerini, modern zamanların buhranları arasında yolunu şaşırmış insanlığa bir hidayet rehberi olarak sunmayı hedeflemektedir.
Çağın Ruhuna Düşen Karanlık ve Duruşumuz
İçinde bulunduğumuz bu çağ, beşeri ideolojilerin ve nefsin doymak bilmez arzularının insanı bir meta gibi pazarladığı; materyalizmin soğuk demir parmaklıklarının ruhları hapsettiği; sekülerizmin hayatı anlamdan soyutlayarak onu renksiz ve amaçsız bir koşuşturmaya indirgediği bir dönemi temsil etmektedir.
Bu süreçte, İslam ümmetinin farklı yaş ve eğitim seviyelerindeki fertlerinin, ne yazık ki, Rabbine ve nefsine yabancılaştığını, fıtratındaki güzellikleri unuttuğu, ahlaki yozlaşmanın pençesine düştüğü ve İslam’ın aziz prensiplerinden kopma eğilimi gösterdiğini büyük bir endişeyle müşahede etmekteyiz. Gözlerimizin önünde cereyan eden bu manevi ve ahlaki buhrana, kayıtsız birer seyirci olarak kalmak, bizlere yüklenen emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) vazifemizle bağdaşmamaktadır.
Teknolojinin sunduğu sahte cennetler, bizleri asıl yurdumuzdan gafil bırakırken, sosyal medyanın sanal vitrinleri, gerçek bağların ve samimiyetin yerini almaktadır. Bu süreçte, ne acıdır ki, ümmetimizin körpe dimağları, gençleri ve hatta yetişkinleri, kimlik bunalımlarının girdabında savrulmakta, ahlaki bir erozyonun pençesinde kıvranmakta ve İslam’ın hayat veren, aziz prensiplerine mesafeli durmaktadır. Gözlerimizin önünde akıp giden bu manevi ve ahlaki çöküşe karşı susmak, vicdani bir ihanet, Rabbimize karşı en büyük vebal olurdu. Bizler, bu yangına kayıtsız kalmayı reddediyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, en karanlık geceler, en parlak yıldızların görüldüğü anlardır ve her kriz, kendi içinde bir diriliş müjdesi barındırır.
Gelin, Bu Mana Kervanına Siz de Katılın!
Bu derin bilinçle, kalemini kılıç gibi kuşanan, fikrini hakikate siper eden, sanatını ilahi güzelliğin bir yansıması olarak gören tüm âlimlerimizi, mütefekkirlerimizi, sanatkârlarımızı ve ediplerimizi bu büyük Kur’ani uyanış ve Sünnet-i Seniyye’den ilham alan diriliş seferberliğine, bu mana kervanına omuz vermeye davet ediyoruz.
Dergimiz, sadece kuru bilgi aktaran bir platform olmayacak; sanatın estetik diliyle kalplere dokunacak, edebiyatın duygu yüklü ikliminde insanlık hallerini resmedecek, tiyatronun sorgulayan sahnesinde hakikate ayna tutacak, tefekkürün derinliklerinde aklı ikna edip kalbi tatmin edecektir.
Amacımız; mürekkebiyle çağın alnına silinmez bir “mana” nakşedecek bir kadro ile insanlığın ortak vicdanına seslenmektir.
Amacımız; yalnızca çağımızın sorunlarını dile getiren bir şikâyet kürsüsü kurmak değil. Derdimiz, eleştirdiğimiz her duvarın yerine daha sağlamını inşa etmektir.
Hedefimiz; yıkılanı onarmak, unutulanı hatırlatmaktır. Kur’an ve Sünnet’in zaman ve mekân üstü reçetelerini, günümüz insanının anlayacağı bir dille sunmak; Asr-ı Saadet’in ve şanlı medeniyetimizin ilham veren tablolarını bugünün tuvaline yeniden çizmek; okurlarımıza sığ bir entelektüel tatmin değil, hayatlarına yön verecek derinlikli bir şuur ve basiret kazandırmaktır.
Dergimiz, kendi nefsinizle baş başa kalacağınız bir murakabe köşesi, toplumsal yaralara parmak basan bir vicdan sesi ve ümmetin dağınık enerjisini aynı potada eriten bir Sinerji merkezi olacaktır.
Dergimiz, çağın meydan okumalarına karşı sapasağlam bir manevi direnişin, sarsılmaz bir ahlaki duruşun ve köklü bir yeniden dirilişin sesini yankılandırmayı ve her kalpte bir diriliş tohumu ekmeyi amaçlar.
Bu yayınla, bireylerin kendi iç dünyalarında derin bir muhasebe yapmalarına vesile olmayı, toplumsal duyarlılığı en üst seviyeye çıkarmayı ve ortak değerler etrafında kenetlenen güçlü bir Sinerji yaratmayı arzuluyoruz.
Dayandığımız Zemin: Sarsılmaz İki Kaynak
Biliyoruz ki, medeniyetler, gökdelenlerle değil, yüksek ahlakla; âlây-ı vâlâ ile değil, geniş gönüllerle inşa edilir. Bu kutlu inşa sürecinde bizim yegâne ve sarsılmaz zeminimiz, Allah’ın Kelamı Kur’an-ı Kerim ve O’nun yaşayan tefsiri olan Resul-i Ekrem’in (sav) Sünnet-i Seniyye’sidir. Kur’an, yolumuzu aydınlatan sönmez bir Güneş, Sünnet o Güneş’e giden en güvenli, en aydınlık ve en mübarek yoldur.
Anlam ve Değer Dergisi olarak, bu iki kaynaktan beslenmeyen hiçbir söze itibar etmeyecek, bu iki ölçüyle tartılmayan hiçbir fikre sayfalarımızda yer vermeyeceğiz.
Niyaz ve Son Söz
Bu dergi, bir başlangıçtır. Çoraklaşmış ruh toprağına ekilmiş bir umut tohumudur. Niyetimiz halis, gayemiz O’nun rızasıdır. Her bir harfimiz, her bir cümlemiz, daha adil, daha merhametli ve daha anlamlı bir dünyaya duyulan özlemin ve yakarışın bir ifadesidir.
Rabbimizden niyazımız odur ki, bu mütevazı adımı bereketlendirsin; onu, Ümmet-i Muhammed’in yeniden şahlanışına ve kalbi daralmış insanlığın kurtuluşuna vesile kılsın.