Esma-i Hüsna Öğretisi
Nasıl bir Allah’a iman ettiğimiz tüm zamanların en acil ve en anlamlı sorusudur.. Ya da doğru Allah tasavvurunun en gerçekçi ve en güzel cevabı kimdedir? Kuşkusuz Allah’ı Allah’tan öğreneceğiz… O (cc) kendini nasıl tanımlamışsa Hak odur…
Allah’ı en güzel tanımanın bir imkânı da; esma-i hüsnadır…
Esma-i hüsna demek aslında Allah’ın kendini kendisiyle tanımlamasıdır…
Esma-i hüsna bilinmeden, Allah (cc) gereği gibi tanınamaz, Allah gereği gibi tanınmadan, O’na gereği gibi kullukta edilemez…
Ahsen-i takvim üzere yaratıla insanın ahsene olan yolculuğu esma-i hüsna üzerinden gerçekleşir… En güzel kıvamda yaratılan insanın sonsuz güzelliklere olan seferi en güzel isimlerle mümkündür…
Bilginin en yücesi, en Yüce hakkındaki bilgidir…
Marifetullah; Allah’ı hakkıyla bilmek, tanımak ve anlamaktır.
Vahyin inşa ettiği hayatın merkezinde Allah vardır… Her ne mükemmellik varsa, Allah’a aittir… Dolayısıyla insanın yolculuğu;
‘Allah’tan…’, ‘Allah’a doğru’, ‘Allah ile birlikte…’, ‘Allah için…’, ‘Allah yolunda…’ olacaktır…
Bu yürüyüşte, esma-i hüsna ile inşa edilmiş akıl…
Esma-i hüsna ile terbiye edilmiş nefis… Esma-i hüsna ile takviye edilmiş ruh… Esma-i hüsna ile arınmış kalp… Esma-i hüsna ile güçlendirilmiş irade olmazsa olmazımızdır…
Evet, esma-i hüsna sadece bir evrad, bir tesbihat değil kendisi ile vucüd bulacağımız, varoluşumuzu tamamlayacağımız bir rehberdir…
Esma-i hüsna bizde bir yaşam biçimine dönüşmedikçe, kuru bir esma malumatı kurtuluşumuza nasıl katkı sağlayabilir ki?
Esmanın güzelliklerini yaşantımızda görünür kılmadan çirkinlik ve kirliliklerin üstesinden nasıl gelebiliriz?
Ademiyetin, insaniyetin, hilafetin, hilkatin, fıtratın, şahitliğin, ahlakın, adaletin, anlamın, amacın mebdei, menşei, menbaı ve merkezi esma-i hüsnadır…
Evet, esma-i hüsna ile güzelleşmek, güçlenmek, boyanmak, ruhlanmak, nurlanmak, onurlanmak, olgunlaşmak, arınmak, adanmak imkânına sahibiz…
Bu isimleri yücelttiğimiz kadar büyürüz…
Bu yüce isimlerle inşa, irşad, ıslah, inzar süreçlerimiz anlam kazanacaktır…
Doğrusu hep isimlerle sınanıyoruz… Acaba yaşamın akışı içinde hangi isimlerle daha ilgiliyiz?
Allah’a rağmen yüceltilen, ululaştırılan, fetişleştirilen, hatta ilahlaştırılan sahte, uydurma isimlerin tasallutundan, tahakkümünden beri miyiz?
Gerçek özgürlüğün adresi, esma-i hüsnadır…
O halde bu güzel isimlerin; işimize, işleyişimize, icraatımıza, isteklerimize etkisi nedir?
Şimdi bu esmanın sunduğu ahlaki hasılanın oluşması için bize yüklenen görev nedir?
Ahlaki duruşumuzu, dirilişimizi, direnişimizi ancak esma-i hüsnadan hareketle sürdürebiliriz…
Esma-i hüsna öğretisini yudum yudum özümseyerek, ilmek ilmek dokuyarak, sekülerleşmeye karşı durabiliriz… Teorik tartışmalar sadra şifa sunmuyor…
Şimdi kendimize sormak durumundayız… Bu isimlerin kaçta kaçı bizde etki bıraktı? Güzel semereleri ortaya çıktı?
Unutmamak lazım, kapasitemiz kadar bizde yankı bulacaktır… Duyarlılığımız oranında bizde bir değişime vesile olacaktır… Kimliğimizin oluşması, karakterimizin olgunlaşması buna bağlıdır…
O halde esma sınavımız, sorumluluğumuz, seferimiz tüm ciddiyeti ile devam ettiğine göre;
Esma okumalarımız… Esma oluşumlarımız… Esma oturumlarımız nasıl seyrediyor?
Allah’ın esma-ül hüsnası ile tüm güzel başlangıçlara imza atabilmeliyiz…
Tüm güzel süreçlerin öznesi olabilmeliyiz…
Bütün güzel sonuçların huzuruna ermeliyiz…
Evet, esma-i hüsna çıkışlı bir eylem planımız olmalı…
O isimlere tutunarak tavrımızı netleştirmeliyiz… Özellikle esma-i hüsna ahlakı ile ayağa kalkmalıyız… Çünkü bu ahlak yerel değil, evrenseldir… Yüzeysel değil, derindir… Statik değil, dinamiktir… Ruhbani değil, Rabbanidir… Sözde değil, derunidir…
Sanıyorum farkındayız… Her bir esma bize hitap ediyor ve bizde muhatabız… Hakikaten esma-i hüsna bizden ne istiyor?
Şayet esma-i hüsnanın hakkını verebilirsek, o takdir de Allah bizim işiten kulağımız, gören gözümüz, tutan elimiz, yürüyen ayağımız olur… İstediklerimizi verir ve mutlaka bizleri korur…
Hikmet, basiret, feraset, furkan üzerimizde eksik olmaz…
İmamı Şafi’nin dediği gibi; ‘’Kur’an’ın tümü Allah’ın güzel isimlerinin ve yüce sıfatlarının şerhidir.’’ (Zerkeşi-el Burhan)