Zihniyet İnşası
Sanıyorum tanık olduğumuz toplumsal travmaların, kitlesel yozlaşmaların önemli nedenlerinden biri de zihniyet sorunudur…
Egemen sistemin ideolojik dayatmaları, temelsiz bir zihniyeti genç beyinlere zerk etmesi sonucu günbegün savrulan ve kaybolan nesillerin hüznüne düçar oluyoruz… Geri kalmışlığın mahcubiyetiden kurtulamıyoruz…
Bugün bozuk zihniyetlerin kurbanı nesillerin acı sonuçlarını yaşıyoruz…
Şayet insan fıtratına uygun bir zihniyeti inşa edemez isek sadece bilim, teknoloji ve ekonomik kalkınma ile insanlığın bunalımlarına çözüm bulmak mümkün olmayacak, yeryüzü kan gölü ve ateş topu olmaya devam edecektir…
Bu bakımdan zihniyet kavramı kritik bir kavram, kritiğini doğru yapmak durumundayız…
Öncelikle zihin ve zihniyet kavramlarının kısaca tanımına bakalım:
Zihin; insanda anlayış, kavrayış, algılama yetisi, bellek anlamlarını içeriyor…
Zihniyet; bir toplumdaki bireylerde, görüş ve inanç etmenlerinin etkisi ile oluşan düşünme yolu, düşünüş biçimi, bakış açısı, ortak tavır alış… Müşterek mantalite…
Belli bir bakış açısı ile sürdürülen değer hükümleri ve tercih edilen eğilimlerin toplamına diyoruz…
Zihin üretir, zihniyet üretileni kendi amacı doğrultusunda kullanır… Zihin yapar, zihniyet uygular…
Öncelikle insanlığın hayrına olacak bir zihniyet inşasını önemsemek durumundayız…
Yüce kitabımız Kur’an toplumsal zihniyet inşaası ile işe başlar… Kur’an her şeyden önce bir zihniyet kitabıdır… Zihinlerde bir inanç, bir bilinç, bir direnç oluşturmak için geldi…
Gönderilen tüm peygamberler bir zihniyet değişimi ile görevlendirilmişlerdir.… Böylece toplumlarda yaşanan fıtrata yabancılaşma ve yozlaşmanın önüne geçmek için mücadele etmişlerdir…
Vahyin rehberliğinde ilahi değer ve normları hâkim kılmanın gayreti üzerinde olmuşlardır…
Cahili zihniyete karşı tevhid-i ve fıtri bir zihniyetin tebarüz ve tezahür etmesi için bedel ödemişlerdir…
İslami zihniyette evren, hayat yeniden tanımlanmış, insan yaratılış amacına uygun konumlandırılmış, varlık algısı yenilenmiş, Allah’ın bak dediği yerden hayata bakılmış…
Ahiret telâkkisi zihniyet inşasında merkezi bir etkiye sahiptir… Yaşamı doğru temellendirmenin imkânı öncelikle bu zihniyeti inşa etmekten geçiyor…
Düzgün bir zihniyet üzerinden aidiyet, kimlik, aksiyon anlam kazanır… Bu sayede sorgulayan, savunan, sebat eden, seferi sürdüren şahsiyetler sahada yerlerini alırlar… Olumsuzluklar karşısında savrulmamak, sürüklenmemek, sürüleşmemek, silikleşmemek için sağlam bir zihniyete sahip olmak zorundayız…
Aklımızı askıya almadan, düşünmeyi dondurmadan, bilincimizi başkasına emanet etmeden, ayağımızı yere sağlam basarak başarı basamaklarını tırmanabiliriz…
Sağlam bir zihniyet kitap istifleyerek, hıfz ederek veya bilgi depolayarak inşa edilmiyor…
Bilginin önce zihinde işlenmesi, kalpte tasdik edilmesi sonra insanın tutum ve davranışlarına sinerek onda tabiat haline gelmesi gerekir ki zihniyete dönüşe bilsin…
Zihniyet inşasında belirleyici iki ana unsur:
- Kur’an-ın muhteviyatının manevi gücü…
- Peygamber (sav)’ın örnek şahsiyeti…
Vahyin inşa ettiği zinde bir zihniyetle zirvelere yürüyebiliriz… Bu bakımdan zihinsel çerçevelerimiz neye, ne kadar hazır yeniden tespit etmeliyiz… Zihin dağarcığımızdaki tortuları, tabuları, takıntıları, taassupları, tembellikleri, anlamsız tartışmaları, gereksiz alışkanlıkları, adetleri tasfiye etmemiz gerekiyor…
Dingin bir zihin, dirayetli bir zihniyete ihtiyacımız var…
Zihniyet zaafiyetleri şahsiyet ve hassasiyetlerimizi de zorluyor… Kapalı, tutuk ve donuk zihinler zihniyet inşasına giden yolu tıkıyor…
Zihniyet değişimi toplumsal değişimin ayrılmaz parçasıdır… Bununda kendine özgü evreleri vardır..
Sabır gerektiren uzun süreçler…
Evet, tepkilerimiz, duruşumuz, bakışımız sahip olduğumuz zihniyet üzerinden ortaya çıkıyor…
Bugün bizden zihin adamı olmaktan önce zihniyeti düzgün adam olmamız beklenir..
Başta da ifade etmeye çalıştım, zihniyet devrimi olmadan olmuyor…